27 Aralık 2010 Pazartesi

İtalyan Mafya Filmleri

İtalyan mafyası denilince akla ilk olarak mafya filmleri geliyor.Hiç kuşkusuz bunlardan en popüleri The Godfather serisi.Mario Puzo'nun çok satan kitabından Puzo ve yönetmen Francis Ford Coppola tarafından sinemaya uyarlanan eser, 40'lar ve 50'lerin Amerika'sında, bir İtalyan mafya ailesinin destansı öyküsünü konu alıyor.Serinin ilk fimli olan The Godfather 1 'in konusu ise şöyle:Don Corleone'nin kızı Connie'nin düğününde, ailenin en küçük oğlu ve bir savaş gazisi olan Michael babasıyla barışır. Bir suikast girişimi, Don'u artık işleri yönetemeyecek duruma düşürünce, ailenin başına Michael ve ağabeyi Sonny geçerler. Danışmanları Tom Hagen'in de yardımlarıyla diğer ailelere savaş açan Corleone ailesi, eski moda yöntemleri de değiştirmeye başlar.

Baba - The GodfatherTür : Dram
Yönetmen : Francis Ford Coppola 
Senaryo : 
Francis Ford Coppola ,Mario Puzo (Kitap)
Görüntü Yönetmeni : Gordon Willis
Müzik : Nino Rota
Yapım : 1972ABD , 175 dk.

Giovanni Falcone

Giovanni Falcone kesinlikle parantez açılması gereken bir kişiliktir.Zor zamanlarda mafya gücüne rağmen aldığı cesur kararlarla mafyanın başını bir haylı ağrıtmıştır.

90’lı yılların İtalya Tarihindeki önemi büyüktür. Bu yıllar bir yandan mafyaya karşı mücadele ile geçerken diğer yandan da siyasi arenadaki yolsuzluklar su yüzüne çıkarılmaya çalışılır. 1991 yılındapişmanlık yasası (legge sui pentiti) çıkarılır ve özellikle mafyanın içindeki önemli isimlere ulaşılmaya çalışılır. Bir yandan da rüşvet konularında soruşturmalar açılır. 1992 yılında temiz eller operasyonu (mani pulite) gerçekleştirilir ve devlet-mafya-kara para üçgeninde yer alan pek çok kişi deşifre edilip cezalar almaları sağlanır. Yargıçlar bu dönem ekip halinde çalışırlar. İçlerinden birine bir şey olması durumunda soruşturmanın sağlıklı bir şekilde devam edebilmesi ve sonuna kadar suçluların üzerine gidilebilmesi amacıyla bu yöntem seçilir.
 Mayıs 1992’de tüm İtalya’yı derinden yaralayan bir olay yaşanır: mafyaya karşı verdiği mücadele ile tanınan yargıç Giovanni Falcone mafya tarafından öldürülür. Olay İtalya Tarihi’nde La Strage di Capaci (Capaci Katliamı) diye geçmektedir. Mafya otobana döşediği patlayıcılarla Falcone ve eşi ile korumalarını havaya uçurmuştur.
 Bu üzücü olayın ardından çok geçmemiştir ki Falcone’ye yakınlığıyla bilinen ve yine onun gibi yargıç olan arkadaşı Paolo Borsellino da 19 temmuz 1992 tarihinde annesinin kapısının önünde mafya tarafından havaya uçurulur.
Bu iki ismin de İtalya için önemi büyüktür, İtalyanlar tarafından kahraman olarak adlandırılmaktadırlar. Mafyaya karşı verdikleri mücadele hayatlarına mal olsa da fikirleri, idealleri yıllardır yaşamakta ve yaşatılmaktadır.

Bernardo Provazano


Son 'Babaların Babası' Provazano 2006'da yakalandı.

1933 Carleone doğumlu Provazono, çoğu kişi için son ‘Babaların Babası’dır. Yirmili yaşlarından önce Carleoneler’e katılan Provazona, Leggio ve Riina ile olan işbirliğini, Riina’nın 1993’te tutuklanmasından sonra Sicilya Mafyası’nın başına geçerek sürdürdü. Riina’nın tutklanmasının ardından birkaç bombalı eylem emri verse de selefinin şiddet taktiklerini sürdürmeyerek mafyayı sessiz bir döneme soktu. Onun döneminde Cosa Nostra’da bölünmeler olduğuna yönelik çok sayıda spekülasyonlar yayıldı. Bir başka iddiada da 1993’te İtalya Başbakanı Silvio Berluconi 1993’te Forza Italia hareketi ile politikaya atılırken kendisi ile irtibata geçmek istediğidir. 40 yıllık kaçışının ardından 2006 yılında yakalandı. İtalyan polisi, Provazano’nun yakalanmasından sonra Cosa Nostra’nın yeniden ses getirici eylemler yapmaya çalışacağından endişe ediyor.

Salvatore ‘Toto’ Riina


'Canavar' lakaplı Riina parmaklıklar arkasında.

‘Canavar’ ya da ‘Kısa’ olarak da bilinen Salvatore Riina, en acımasız mafya babalarından biri kabul ediliyor. 1930’da Carleone doğumlu Riina kısa sürede Carleone Ailesi içinde sivrildi. Patronu Michele Navarra için tetikçilik yapıyordu ancak asıl patronu Lucino Leggio’ydu. Leggio’ya yapılan başarısız suikast girişimi ardından Navarra’nın iki katilinden biriydi. Leggio’nun 1974’te yakalanmasından sonra ‘Babaların Babası’ olarak Sicilya mafyasının başına geçti ve selefinin kanlı taktiklerini sürüdürdü. İkinci Mafya Savaşı’nda rakipleri Stefano Bontade ve Salvatore Inzerillo de dahil pek çok kişinin ölüm emrini verdi. Mafya savaşından tek başına çıkan Riina, hemen arkasından İtalyan hükümetinin başlattığı ‘Büyük Soruşturma’ya çok kanlı cevap verdi. Olağanüstü yetkilerle donatılan yargıç Giovanni Falcone ile yargıç Paolo Borsellino, Riina’nın adamlarının yerleştirdiği bombalarla kısa aralıklarla can verdi. Riina 1993’te yakalandı ve farklı suçlardan ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı. İtalyan televizyonunun Capo dei Capi (Babaların Babası) adlı altı bölümlük belgeselde hayatını ve suçlarını anlattığı Riina halen cezasını çekmeye devam ediyor. 

Luciano Leggio:


Cosa Nostra'nın en kanlı liderlerinden Luciano Leggio.

En tanınmış mafya babalarından biri olan Leggio, 1925 yılında Carleone’de doğdu. Pek çok mafya babasının tersine bir mafya ailesine mensup değildi. Küçük bir çiftçinin oğlu olan Luciano Leggio küçük yaşta başladığı ‘suç kariyeri’ni 1945’te Michele Navarra tarafından kabul edilmesinden sonra Carleoneler’de devam ettirdi. Entelektüel bilgisi geniş olduğundan kendisine ‘profesör’ deniyordu. 1940’ların sonunda tanıştığı Salvatore Riina ve Bernardo Pravozano ile birlikte Carleoneler içinde hızla yükseldi. 1958’de Navarra’nın adamlarının sokak ortasında kendisini kurşun yağmuruna tutmalarından şans eseri kurtuldu. Birkaç hafta sonra Riina ve Provenzo’nun kurşunlarına hedef olan eski patronu onun kadar şanslı değildi. Navarra’nın ölümünden sonra Carleone Ailesi’nin ‘Baba’sı olan Leggio hırsını ve acımasızlığını kısa sürede gösterdi. Giderek daha sık başvurduğu şiddet, komisyonun diğer üyeleri tarafından tepkiyle karşılandı ve rakip aileler arasında gerilimi artırdı. 1974’te yakalandıktan sonra halefi Riina, onun taktiklerini artırarak sürdürdü. 1977’de Navarra’nın öldürülmesi suçuyla hakim karşısına çıktığında savunmasını kendisi yaptı. Ömür boyu hapis cezası alan Leggio, 1993’te kalp krizi nedeniyle hapishanede öldü. 

Gaetano Badalamenti


Gaetano Badalamenti

Ünlü bir Sicilyalı mafya ailesin olan Cinisiler’e mensup olan ‘Don Tano’ Badalamenti, özellikle pizza dükkanları aracılığıyla 1.65 milyar dolarlık uyuşturucu ticareti yapmasıyla mafya dünyasında ünlendi. Birinci Mafya Savaşı sonunda ağır yara alan Cinisi Ailesi’nin başına geçti. 1970’li yıllarda pizza trafiği üzerinden yürüttüğü eroin ticaretiyle milyarlarca dolar kazandı. İkinci Mafya Savaşı öncesinde Carleone’ler tarafından Komisyon’dan sürüldü ve Brezilya’ya kaçtı. 2002 yılında İtalyan Mahkemesi tarafından 1978 yılında işlediği bir cinayet nedeniyle hakkında tutuklama kararı alındı. Badalamenti 2004’te kalp yetmezliği nedeniyle bir klinikte öldü.

Angelo La Barbera


Angelo La Barbera

1924 doğumlu Angelo La Barbera, kardeşi Salvatore ile birlikte büyük bir Sicilya mafya ailesini yönetti. ‘Palermo Görüşmeleri’ ve ‘Sicilya Mafya Komisyonu’nda yer aldı. La Barbera, Birinci Mafya Savaşı’ndan sonra kurulan 114’ler Mahkemesi’nde hüküm giyen az sayıdaki mafya liderinden biri oldu. 1968-75 arasında çeşitli hapishanelerde dolaştırıldı. En sonunda 1975’te üç mafya üyesi tarafından öldürüldü. Ölümü ardından üyesi olduğu mafya ailesi dağıldı. Biyografisini yazan Gaia Servadio onu hızlı ve zeki gangsterlerin sembolü olarak tanımlamıştı. 

Salvatore Greco “Ciaschiteddu-Küçük Kuş”


'Küçük Kuş' Salvatore Grecco.

1923’te Palermo’da doğan Greco ünlü bir mafya ailesi olan Ciaculli’lerin bir üyesi... Babası Giuseppe Greco, aile içinde süren bir kan davasında öldürüldü. ‘Küçük Kuş’ ya da “Şarap Testisi’ lakabıyla anılan Salvatore Greco ailenin başına geçerek kısa sürede güçlendi. 1957’de Amerikan Mafyası ile İtalyan Mafyası arasında gerçekleşen ‘Palermo Görüşmeleri’nde yer aldı. Daha sonra kurulan Sicilya Mafya Komisyonu’nda bulundu. Birinci Mafya Savaşı sırasında pek çok cinayetin emrini verdi. ‘Ciaculli Katliamı’ olarak bilinen olaydan sonra Venezüella’ya kaçtı. İkinci Mafya Savaşı öncesi arabulucu olmayı denese de savaşı önleyemedi. 1978’de Caracas’ta öldü. 

Michele Navarra:


Michele Navarra

Doktora derecesine sahip bir fizikçi olan Navarra mafya tarihinin en ilginç kişiliklerinden biri... 1905 yılında Carleone’de doğdu. Hayatı mafyayla pek çok bağı olan bir kadınla evlenmesiyle değişti. Kısa sürede Cosa Nostra içinde yükselerek 1940’lı yıllarda Carlenone Ailesi’nin başına ‘Baba’ olarak geçti. Uzun süre müttefiki olan Luciana Leggio’nun hırsının başına bela açacağını anlayarak Leggio’yu 1958’de öldürtmeye çalıştı ancak başarılı olmadı. Aynı yıl Leggio’nun adamaları Salvatore Riina ve Bernardo Provezano tarafından arabasının içinde kurşun yağmuruna tutuldu. Navarra’dan sonra Carleoneler’in başına sırasıyla Leggio, Riina ve Provezano geçti.

Al Capone


Al Capone

En ünlü Amerikan gangsterlerinden biri olan Alphonso Gabriel ‘Al’ Capone, 1893’te ABD’ye göç etmiş Napolili bir ailenin çocuğu olarak 1899’da New York’ta doğdu. Doğduğu şehirde pek çok küçük işte çalıştı. Bu işlerden biri olan bar fedailiği sırasında yüzüne aldığı üç yara nedeniyle daha sonraları kendisine yaralıyüz (scarface) lakabı takıldı. Al Capone de Şanslı Luciano gibi suç dünyasındaki yükselişini 1920’li yıllardaki içki yasağı sayesinde gerçekleştirebildi. Chicago’da içki kaçakçılığından büyük paralar kazandı. Chicago’nun banliyölerinden Cicero’da kendi adamını belediye başkanı seçtirerek elde ettiği yasal güvenceyle gücünü arttırdı. Sahip olduğu kumarhanelerle de kirli işlerini gizleyebiliyordu.

Bu sürede rakipleri ve düşmanları arttı. 1929’a gelindiğinde düşmanlarıyla arasındaki gerilim savaşa dönüştü. O yılın 14 Şubat’ında rakip gangster çetesinden yedi kişiyi öldürttü. ‘Sevgililer Günü Katliamı’ olarak anılan bu olayın Al Capone ile bağlantısı asla kanıtlanamadı. Pek çok kirli işe ve cinayete bulaşan Capone bu suçlardan değil, 1929’da vergi kaçakçılığından tutuklandı ve ünlü Alcatraz Hapishanesi’ne kondu. 1947’de burada öldü. 

Charles ‘Şanslı’ Luciano


'Şanslı Luciano' zirvede olduğu dönemde...

Time dergisinin 20. yüzyılın en çok sözü geçen 20 kişisinden biri olarak gösterdiği Charles ‘Şanslı’ Luciano, 1897’da Sicilya’da doğdu. 1907’de ailesi ile birlikte Amerika’ya göç etti. Birinci Dünya Savaşı öncesinde, New York’ta küçük işlerde uğraştı. Savaşa katılmak için orduya katıldı ama belsoğukluğu hastalığına yakalandığı için askeri kariyeri kısa sürdü. Savaş sonrasında başladığı suç kariyerinde ise hızla yükseldi. 1920’lerdeki pek çok ünlü gangster gibi, Luciano da tüm gücünü ve servetini içki yasağından elde etti. Al Capone’un Chicago’daki yükselişine benzer biçimde Şanslı Luciano da New York’da hızla yükseldi. Castellammarese Savaşı’nda kaybeden taraftaydı, ancak rakip ailenin liderinin kısa süre sonra öldürülmesi sonrasında, Amerika’daki İtalyan mafyasının yapısını oluşturan ünlü Komisyonun mimarı ve en etkili kişisi Lucaino oldu. II. Dünya savaşı öncesinde hapse atılsa da işlerini parmaklıklar arkasında sürdürdü. Sicilya’daki güçlü bağlantıları nedeniyle, İtalya’nın Müttefikler tarafından işgali sırasında Amerikan istihbaratı ile işbirliği yaptı. Savaş sonrasında ise gizlice kaçtığı Küba’da, kumarhane işletmeciğinin gölgesinde eroin kaçakçılığından büyük servet ve güç kazandı. Yaşamının son yıllarında İtalya’da suç örgütünü genişletmeye çalıştı. 1962’de akciğer kanseri nedeniyle doğduğu ülkede öldü.

Vito Cascio Ferro


İlk 'Babaları Babası' Vito Ferro.

Vito olarak tanınan Vito Cascio Ferro, 1862’de Palermo’da doğdu. 1901’de göç ettiği New York’ta, mafya içinde hızla yükseldi. Pizzu olarak bilinen haraç alma tekniğini geliştirerek ün kazandı. İşadamlarından onların iflas etmelerine neden olacak büyüklükte haraç almaktansa, küçük haraçlarla daimi bir gelir elde ediliyordu. 1909’da bir polisi öldürmekten hüküm giydi ama Sicilya’ya kaçmayı başardı. 1920’li yıllarda ‘Babaların Babası’ olarak İtalyan mafyasına hükmetti. 1929’da tutuklanarak 50 yıla mahkum oldu. Mahkumiyeti sırasında hapisanedeki lüks yaşamı hakkında pek çok hikayeler yayılmıştır. Don Vita’nun ölümü trajik oldu. 1943 yılında Amerikan askerleri İtalya’da ilerlerken mahkumlar salıverildi ancak boşaltılan hapishanede Don Vito terk edildi ve susuzluktan öldü.

En ünlü mafya babaları

Al Capone ya da Carleoneler, film yıldızları kadar ünlü olmuş mafya simaları.. Sinemanın romantize ettiği mafya dünyasının gerçek ‘baba’ları ise kanlı bir dünyanın acımasız liderleriydi.İşledikleri suçlarla korku salan, yaşamları her zaman merak konusu olan mafya babalarının sonları genellikle yaşamları gibi kanlı ya da hapishane köeşelerinde sonlandı. İlk ‘babaların babası’ lakabını alan Vito Ferro susuzluktan öldü. Tüm Amerika’yı peşine takan Ünlü Al Capone, filmlere konu olan hayatının son yıllarını Al Catraz’da geçirdi. Diğerleri ise...

DEVLETLE SAVAŞ

İtalya’da 1980’lere gelindiğinde mafya ile hükümet karşı karşıya geldi. Mafya ile İtalyan devleti karşı karşıya gelmeden önce mafya 1981-83 arasında kendi içinde büyük bir savaşa tutuştu. Büyük Mafya Savaşı ya da İkinci mafya Savaşı olarak bilinen bu hesaplaşma sırasında pek çok kamu görevlisi de mafya ile ilişkilerinden dolayı öldürüldü. Savaştan Salvatore Riina önderliğindeki Carleonesi ailesi galip çıktı. bundan hemen sonra, ilerki yıllarda mafya tarafından öldürülecek İtalyan komünist Partisi Lideri Pio la Tore öncülüğünde parlamenterler mafyaya karşı kamuoyu oluşturmayı başardı. 1986-87 arasında, özel yetkilerle donatılan iki yargıç, Paolo Borselina ve Falcone öncülüğünde yürütülen ‘Büyük Soruşturma’ olarak adlandırılan operasyonlarda yüzlerce mafya üyesi tutuklandı. Ancak mafyanın yanıtı beklendiği gibi sert ve acımasız oldu. Mayıs 1992’de Falcone, iki ay sonra da Paolo Borselina öldürüldü. Ocak 1993’de İtalyan jandarması Riina’yı yakalamayı başardı. Riina şu anda parmaklıkların arkasında. ‘Büyük Soruşturma’yı bir başka ses getiren operasyon olan ‘Temiz Eller’ izledi. Savcı Di Pietro başkanlığında yürütülen soruşturmalarda özellikle mafya-siyaset ilişkileri su yüzüne çıktı ve mafyayla ilişkili pek çok siyasetçi tutuklandı.

TANIDIK BİR HİKAYE

İkinci Dünya Savaşı sırasında ABD önderliğindeki, Müttefikler İtalya’nın işgaline Sicilya’dan başladı. Bu dönemde mafya üyeleri Almanlara karşı yapılan sabotajlarda Amerikan askeri istihbaratı tarafından kullanıldılar. Bu dönemin yıldızları arasında, sonraları Amerikalıların çok başını ağrıtacak Şanlı Luciano da vardı. Bazı kaynaklar, Amerikan istihbaratı ile İtalyan Mafyası’nın işbirliğinin anti-komünist eylemlerle de devam ettiğini iddia ediyor. 
Amerikan istihbaratı II. Dünya Savaşı sırasında 'Şanslı' Luciano ile işbirliği yaptı

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Mafya’nın faaliyetleri genişledi. Özellikle uyuşturucu kaçakçılığından büyük gelirler elde edildi. Ancak bu dönem daha önceki dönemlerdeki gibi devlet güçleriyle mafyanın doğrudan karşı karşıya geldiği bir dönem değildir. Koyu Katolik olan mafya üyelerinin anti-komünist tutumları, soğuk savaş döneminde hem ABD’de hem de İtalya’da devletin yaklaşımı ile örtüşüyordu. Bu dönemde mafya ilişkileri devletle daha iç içe geçmiş ve karanlıktı.

Soğuk Savaş sonrasında uyuşturucu ticareti mafyanın en büyük gelir kalemiydi ve mafyanın giderek büyümesine olanak sağladı. Özellikle Vietnam Savaşı sırasındaki kaotik ortamda Güneydoğu Asya’dan Batı’ya yapılan eroin trafiğini kontrol eden Korsika Mafyası bu dönemde güçlendi. Türkiye bu trafiğin ana yolunu oluştururken Korsika’ya yakın olan Marsilya’da Avrupa için dağıtım merkezi haline geldi. 

İÇKİ YASAĞI VE MAFYANIN YÜKSELİŞİ

Sicilya Mafyası, 1920’li yıllara kadar sınırlı bir alanda aktif kalabildi. En ünlü mafya liderleri ve gangsterler bu dönemde hüküm sürdü. Al Capone Chicago’da içki kaçakçılığından büyük bir servet ve güç elde ederken, New York’ta İtalya Mafyası’ndan aileler gittikçe büyüdü ve güçlendi. Bu dönem, mafya tarihindeki en büyük savaşlardan birine de sahne oldu. Castallamerese Savaşı olarak bilinen olaylarda iki mafya grubu gücü elde edebilmek için birbirleriyle çarpıştı. Castallamerese Grubu olarak bilinen ilk grup, karşı tarafın lideri Joseph Messeria’nın öldürülmesiyle savaşı kazandı. Ancak bu uzun süreli bir zafer değildi ve altı ay sonra Castallamereseler’in başı Salvotore Maranzora da öldürüldü. Bu son ölümden sonra ‘Şanslı Luciano’ savaşın tekrar başlamaması için ünlü Komisyon’u kurdu. Bundan sonra mafyanın tüm kirli işleri New York’lu ‘Beş Aile’, Maggadino Suç Ailesi ve Chicago’dan Al Capone’un oluşturduğu, bu komisyon tarafından yürütülecekti. 


AMERİKA’DAKİ İTALYAN MAFYASI

İtalyan mafyasının popüler kültürde işgal ettiği yerin nedeni, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki faaliyetleri oldu. Pek çok romana ve filme esin kaynağı İtalyan Mafyası’nın Amerika’daki kolunun geçmişi 19. yy sonlarına denk geliyor.

ABD’nin doğu yakasında, özellikle de New York’taki İtalyan göçmenlerin varlığı mafya için uygun alan sağlıyordu. Bilinen ilk Amerika’ya göç etmiş Sicilya mafyası üyesi Giuseppe Esposito’ydu. Esposito ve beraberindeki altı Sicilyalı, kendi ülkelerinde işledikleri bir cinayet sonrasında New York’a kaçtı, buradaki eylemleri nedeniyle de 1881’de tutuklandı ve İtalya’ya geri gönderildi.
ABD'de İtalyan mafyasının doğduğu yer: New York 'Five Points'



New York, 20. yy başında ABD’deki İtalyan mafyasının üssü olmaya devam etti. Özellikle 1920’li yıllara kadar, şehirde ‘Beş Nokta’ olarak bilinen Broadway’ye yakın varoşlar gangsterlere yataklık etti. Bu dönemdeki mafya ‘Beş Nokta Çetesi’ (Five Points Gangs) olarak anılıyor. Martin Scorsese’nin 2002 yapımı ‘Gangs of New York’ filmi bu dönemi anlatır. 

FAŞİST İTALYA’DA MAFYA

Birinci Dünya Savaşı sonrasında İtalya’da başa geçen Mussolini önderliğindeki faşistler, mafyaya karşı büyük bir savaş açtı. Bu dönemde olağanüstü yetkilerle görevlendirilen Palermo Valisi Cesari Mori 1926-1931 yılları arasında binden fazla mafya üyesini tutukladı. Bu dönemde üç yüzden fazla mafioli (mafya üyelerine Mafioili adı veriliyor) ABD’ye göç etti. Bunlar arasında Amerika’daki İtalyan Mafyası’nın babalarından ‘Don Vito’ Genevese de vardı. İlginçtir, mafya İtalya içinde etkisizleştirildikçe, faşist yönetim tarafından hoşgörüyle bakılmaya başlandı. Mussolini Amerika’daki Sicilyalı kardeşlerine ve özellikle ‘Don Vito’ Genevese’ye (Don Vito Sicilyalı değil Napolili’dir) hayranlığını belirtmiştir. Mussolini, mafyanın artık İtalya için bir tehdit olmadığı düşüncesiyle bunları söyledi. Faşist dönemde mafya, İtalya’da çok kan kaybetti ama beli kırılamadı. 

MAFYA’NIN VATANI GÜNEY İTALYA

Kuzey’in tersine Güney İtalya tarihinde pek çok kez yabancı işgaline uğradı, Sicilya da bir süre Arap işgalinde kaldı. Daha sonra da eski Sicilya Krallığı’nın toprakları olan Napoli, Sicilya ve diğer güney şehirleri İspanyolların ve Fransızların işgallerini gördüler. Bu işgaller ve işgale karşı oluşan hareketler bölgenin tarihsel ve toplumsal yapısını şekillendiren unsurlardan biri oldu. Gerek Arap işgali, gerekse de daha sonrasında yaşanan işgallere karşı çıkan ve halk arasında dayanışma ve yardımlaşmayı amaçlayan örgütlenmeler kuruldu. Bazı kaynaklar mafyanın geçmişini, yüzlerce yıl öncesine, bu direniş ve yardımlaşma örgütlerine dayandırıyor. Bu kuruluşlarla mayfa arasında doğrudan bağ kurmak fazla iddialı ve mafyayı romantize eden bir yaklaşım olarak düşünülüyor ama mafya ritüellerinde ve yapılanmasında Güney İtalya havası hissediliyor.


19. yüzyılın ortalarında Avrupa’da ve İtalya’da kargaşa hakimdi. 1848 yılında tüm kıtayı etkileyen devrimler ve halk ayaklanmaları ve daha sonra da Birleşik İtalya’nın doğması ile sonuçlanacak 1860 devrimi, Güney İtalya’yı harabeye çevirmişti. Mafyanın çekirdekleri bu dönemde atıldı. O günlerde Güney İtalya’da ve özellikle Sicilya’da limon bahçelerini ve çiftlikleri koruyan küçük gruplar geleceğin mafya örgütlenmesinin temelini oluşturdu.
İtalya'nın birleşmesiyle sonuçlanan 1860 devrimi sırasınta tüm ülkeye kargaşa hakimdi.

İtalya’nın birleşmesi süreci sadece kaotik ortam oluşması nedeniyle değil, aynı zamanda politik altyapı oluşturmasıyla da mafyanın gelişmesinde etkili oldu. Birleşik İtalya’ya katılmamakta direnen Papa, tüm Katolikleri yeni yönetimle işbirliğini reddetmeleri konusunda yüreklendiriyordu. Papalık ile İtalyan hükümeti arasındaki bu çatışma, Sicilya’daki kanun dışı örgütlerin köy ve kasaba halkını, dini karşıtı olarak sunulan devlet güçlerine karşı kullanması ve örgütlenmesi için uygun ortam yarattı. 20.yy. başında Güney İtalya’da mafya örgütlü ve güçlü bir yapı kurmayı başardı. 

Mafya dendiğinde ilk akla gelen şüphesiz Sicilya Mafyası... Mafya sözcüğü tüm dillere kazandıran İtalyan organize suç örgütlerinin iki yüzyıllık tarihini kan ve terörle yazıldı.

Bazı kaynaklar Sicilya Mafyası’nın başlangıçını sekiz yüzyıl öncesine dayandırıyor. Ancak yaygın kabul gören görüşe göre bugün tüm dünyaya yayılmış olan İtalyan organize suç şebekesi, 1800’lerin sonunda kurulan küçük çetelere dayanıyor. Giderek büyüyen ve bir ayağı Amerika Birleşik Devletleri’nde olan İtalyan Mafyası bugün Fiat’tan sonra İtalya’nın en büyük organizasyonu olarak kabul ediliyor.